16 Ocak 2014 Perşembe

Yurtdışı Kozmetik Alışverişi! Ya Tutarsa ?

Şu süreçte en çok özlemini duyduğum şey eski günlerde ki gibi çılgın gibi alışveriş yapabilmek oldu.2011 yılındaki  ambargo kozmetik aşkıma gem vurmadı değil.

Neyse efendim huylu huyundan vazgeçmezmiş, can çıkmadan huy çıkmaz, yedisinde ne ise yetmişinde o özlü deyişlerini bir kenara bırakıp yaptığım hovardalıktan söz etmek istiyorum.Malum sitemiz aşırı uygun fiyat ve muhteşem güzelliğiyle E.L.F.uk oldu.Fırça siparişlerinin ulaştığını biliyorum ancak bakalım bu minik alışveriş ulaşacak mı bekleyip göreceğiz.Gaza geldiğim ürün kullandığım zamanlarda bronz makyajımın vazgeçilmezi olan,herkesin sorduğu, çook beğendiği Warm/Golden Bronzerlar oldu...

Siparişi öylesine hunharca gerçekleştirdim ki kendimi kıtlıktan çıkmış gibi hissettim.Sanki birileri görmeden hemen ışık hızlısı sipariş verirsem paketim ulaşacak gibi bir bilinçaltıyla.Yasaklar hiç hoş değil...
Yarattığı psikoloji hala düzelmemiş besbelli.

Benim makyaj vazgeçilmezlerim her daim bronzlaştıran,ışıltı katan ürün grupları olmuştur.Bronzer, highlighter ve nude rujlar hala favorim.İş bu nedenle yapmış olduğum alışveriş içeriği şu şekildedir.Tam 3 yıldır alışveriş yapmayıp , bir anda bıçak gibi siteleri dolaşmayı bile kesip atan ben fiyatların hala yerli yerinde durmasına şaşırmadım değil.Şansıma Standart kargoda ücretsiz gönderim vardı.7 parça  £21.50 ile bir deneme yapmış oldum.



Bu güzellere kavuşamazsam çok üzüleceğim. Gümrükten veto yediği takdirde süreç nasıl işliyor?

8 Ekim 2013 Salı

İstanbul'a Yerleşmem,İşe Giriş ve Çıkışlar, Evlilik Süreci Hakkında

2,5 yıldır Tekstil perakendelerinde mağaza müdür ve yardımcılığı pozisyonlarında çalışmaktaydım.İlk LC Waikiki ile başlayan serüven La Senza ve İnditex ile devam etti.İlk perakendeyle tanışmam bir mağazanın yöneticisi olma adımını İzmir'de attım.Aklıma bile gelmeyen hayırlı olabilecek bir iş dilerken bu kadarını bende tahmin edemezdim.O sebeple ne istediğinizi net bir şekilde belirtmenizde fayda var ;)
Aldığım oryantasyonlar,girdiğim yazılı sözlü sınavlar , elemeler ve sunumlar neticesinde birinci seçilip, şirketin İstanbul/Kadıköy mağazasında çalışmaya başladım. İzmir'de mağaza açılmışken çok bilmişlik yapıp ben birinciliğimin tadını çıkarmaya gidiyorum dedim,aileme sadece susmak düştü.Evimi Söğütlüçeşme'ye çok yakın tutmuştum,Nautilus AVM'ye 5 dakika da gidiyorum,tüm Anadolu yakası minibüs seferleri evin önünden geçiyor,arkam çarşı önüm pazar ohh diyorum.Evi de uzun bir arama sürecinden sonra tam istediğim gibi 1+1 full yapılı (eski bina) arakat daire bulmuşum keyfime diyecek yok.Sanki 40 yıllık hanım gibi hem çalışıyor, hem de gece geç gelip evi düzenliyor,eksiklerimi gideriyor,nasıl da güzel keyif alıyordum.

Mağazacılık şekil itibariyle ciddi performans ve sabır istiyor.Düşünün ki Türkiye'nin en çok müşterisi olan yerli giyim markasında akşama kadar kaç bin kişinin girip çıktığı,büyük çalışan kadrolarının olduğu bir müessesede ne kadar rahat olabilirsiniz.Şirket merkezinde sürekli ziyaret alıyorsunuz,bin bir türlü mağazasal sıkıntılar,hırsızlıklar,çalışan problemleri,kendi problemleriniz...Ve İlk defa aileden ayrılıp bir gece dahi yalnız uyumamışken bilmediğiniz koca bir metropolde hayat sorumluluğunu ele alıp yetmiyormuş gibi iş sorumluluğunu da sırtlıyorsunuz.Yaşadıklarımı yazarken korkunç gibi gelse de kolaylığı veriliyor,hiç şüpheniz olmasın,ya da geçen unutuluyor diyelim.

İlk yağmur'a yakalandığımda metrobüse binemediğim için yarım saat mağazaya geçte gittim.Hiçbir yer bilmediğim için Kadıköy İskele'den Moda sahile taksiye de binip gittim,Söğütlüçeşme-Zincirlikuyu arası seferlerde çift biniş basıp iademi almadan da çok yolculuk yaptım.Acemilikler silsilesi...
Üçüncü hafta sonunda evime henüz yerleşmemişken metrobüsün kapılarının hangi aralıklarla açıldığını,ilk bulduğun açıklığa panter gibi atlamam gerektiğini,kibarlıkla işleri halledemeyeceğim öğrenmiş oldum.
Bu sırada hayatım mağaza odaklı geçiyor,buna mecburum.Kapanış ağırlıkta çalışıyor ve gece çalışmalarına kalıyorum,evim yakın olduğundan her tür pis iş üstüme kitleniyordu (Bu birLC Waikiki Mağazacılık ambiyane tabiridir.)

Bu sırada sevgili kişisi İzmir'de.Savaşıyoruz gelme,gel diye.Ben bir bakayım emin olayım one göre gel hesapları yapıyoruz.Ben tepkiliyim herşeye,kimsenin bundan sonra hayatıma ayakbağı olmamasını isiyorum.Beni geriye götürecek herşeye sesim çıkıyor.Değmezmiş!

 Güzel kazançlar elde ediyor,istediğim gibi yaşıyor,geziyor,alışveriş ediyor hayalini kurduğum herşeye sahip oluyordum.İspatlamıştım,ayaklarım üstündeydim.Güç bendeydi.Zaman geçti bir terfi daha geldi artık Zara grup bünyesinde mağaza müdürüydüm.O çılgın atmosferin büyüsüne kapılmak hoştu.Dünyanın ilk üç perakendesinde çalışıp hayal bile edilemeyecek aylık ücretler ,kendini değerli hissetme,jean,şort,tshirt giyerek işe gitmeler,ayda bir double -off tatiller daha ne olabilirdi ki diyor insan.

Herşeyin yolunda gittiğini düşünürken sorguluyor da insan bir tarafım hep yarım , hep eksik. 25,5 yaşında başlayan serüven 28 yaşına gelirken bir endişeye bırakıyor kendini nereye kadar böyle diyorsun.Buradaki yaşamın sonu yok,sorumsuzca bir hayat.Özlemini duymaya başlıyorsun sevdiklerinin ve İZMİR demeye başlıyorsun.Çünkü orda AŞK var!

Artık radikal bir karar verme zamanı gelmiştir.İnat oğlak erkeğim bu fedakarlığı yapamayacak haklı gerekçeleri de var benim de gözüm korkmadı değil.Tam zamanlı bir mağazacılık ve herkeslerden uzak bir yaşamda nasıl sağlıklı bir aile hayatı yaşanır ve sürdürülür soruları hep kafamda.Para her zaman kazanılır,AŞK kazansın denilir ve o sayfa kapatılır,bir daha geri dönmemek üzere.

Gelinir,aileye kavuşulur ve eksiklerin tamamlanması için çok güzel adımlar atılır.Beni neler bekler bir haber, artık evlilik zamanı der,harekete geçeriz.Baba ocağından 3,5 ay gibi bir sürede uçurtulur yavrukuş.Bunu bilhare görüşelim eski dostlar.

Sevgilerimle

7 Ekim 2013 Pazartesi

Üç Yıl Artı Bir Ay Sonra Yayındayız!

Özledim.
Sadece özlem hissettiğim.
Kaldığım yerden yeni hikayelerle devam edebilmek dileğiyle.
Çok zaman geçti,büyüdüm,evlendim,yepyeni bir hayata sahibim.
Hepsiyle tekrar geri döneceğim.
Çok sevgiler.

Esra

6 Eylül 2010 Pazartesi

DEKOR HAMURUNDAN HEDİYE KURABİYELER

Yeniyıl hediyesi olarak vermek için yaptığım şeker hamuru kurabiyelerimden sonra tekrar yeni doğan bebeğimizin ismine ithafen yine hediye gönderilmek üzere süslü kurabiyeler yapmak için kolları sıvadım.Ne yalan söyliyim bu kurabiyeler lezzet olarak beni hiç çekmiyor 1 tane bile yemedim.Yapması da oldukça zahmetli bunu meslek olarak yapanları takdir ediyorum.Birdaha sanırım yeğenim veya çocuğum olduğu zaman yaparım diye düşünüyorum. Ciddi bir sabır ve beceri istiyor.Benim yaptıklarım çok sade detay çalışılmayan kurabiyeler olmasına rağmen benim gibi sabırsız biri için oldukça zorlayıcı o sebeple bunları izleyin alın yaptırın ama yapmayın yemezsenizde çok birşey kaybetmiş sayılmazsınız ^-^

Bebeğimizin ismi Burak şuan 21 günlük fakat onun bir de 3 yaşında fena yaramaz Erdem isminde abisi olduğu için kendisini atlamak olmazdı :)

Zaten telefonda beni fırçaladı miniğim;

-Baaannaaa bidaaa Vaviiiiii (mavi) kulabbiyeeee yaapmaiiieeeeee!!!!

Oyun hamuru zannedip mavi yerlerini çıkartıp öyle yemiş Erdemim kurabiyelerini.


Yeniyılda binbir zahmetle yaptığım Marshmellow'dan yapılma Kurabiyelerimi görmek için Tık




4 Haziran 2010 Cuma

BENDEN HABERLER VE ETKİNLİK DUYURUSU!

Merhaba BLOGCU arkadaşlarım ,

Epeydir hatırlarınızı soramadım, umarım herşey yolundadır.

Şu sıralar yoğun günler içerisindeyim herşey birbirine karışmış durumda sonumuz hayrola :)

24 saatte İzmir-İstanbul-İzmir yapıp bir de üstüne o yorgunluk ve bacak ağrısıyla düğüne DİNLENMEYE! gittim :))

Yakın arkadaşım olması sebebiyle gitmemek olmazdı işin ilginci düğün , ölüm, yolculuklar, hastalıklar, yorgunluklar hepsi birbirine karışmış durumda :/

Hayat treni hız kesmiyor bizlerde daimi yolcular bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete hesabı .

Okulların kapanmasına az bir süre kaldı sınavlar, projeler, performans ödevleri, analizler derken okul işlerim çığ gibi birikiyor bir taraftan onları hallediyorum diğer taraftan sağlıklı yaşam için açtığım KALORİ SAVAŞLARI hala devam ediyor :)

Ne kadar yorgun olsamda günde 1 saat koşu bandıyla olan buluşmamı ertelemiyorum bu konuda yardımıma L-Carnitine  koşuyor :)

Kendisi metabolizmada çok az bulunan bir enzim spor yapmadan 30dk.önce 1 adet (Yaklaşık 1000mg) aldıgınız takdirde vücuda enerji veriyor daha zinde hissediyorsunuz.

Ben etkisini içtikten 45 dakika sonra görmeye başlıyorum 6,4 gibi bir hızda yürürken hiçbir bacak ağrısı hissetmiyorum. Esas görevi HÜCRENİN ENERJİ OCAKLARI OLAN MİTOKONDRİLERDEKİ ENERJİYİ AÇIĞA ÇIKARMAK!

Gelelim duyurumuza Sevgili Nadire'nin çok güzel bir etkinliğine katılmanız için konuyu paylaşmak istiyorum bende katılacağım birçok kişinin katılımıyla keyifli bir etkinliğe dönüşecek.

Bilgi almak için TıkTık

''Hayalini Kullan, Hobini Göster''


















Sevgiler.

7 Nisan 2010 Çarşamba

BİDA DA SAFARİ YAPMAM ( > _ < )

Herşey Eylül / 2007 yılı Avrupa Bilim Eğlence gecesine katılmamla başladı...
Alana gelen PowerTurk simülatörüyle tanışma heyecanımın bir hobiye dönüşeceğini bilmiyordum. Arkadaşlarla beraber o minik ama zorlu bir Ar-Ge ürünü olan makineye bindik vee dee çok eğlendik.Korkmak , çığlıklar atmak az da olsa adrenalinimizi yükseltmek çookk hoşumuzaa gitmiştii :) Hatta geçen yaz Windsurf olimpiyatlarında Çeşme'de (okumak için tık ) yine PowerTurk simülatörü vardı ama geç saate kalmıştık binemedik:/ Bu açığı nasıl kapattığımı şu yazımdan okuyabilirsiniz. Yolumuz Forum'a düşünce yine dedik haydi bir simülatör yapalım eşli oturabilmek için çok fazla sıra bekledik daha içeri girmeden görevli kızla pazarlık yaptık en güzel hangisiyse onu aç piliz :)


Neyseeciğime, ben yine en arkaya geçtim heyecanla Safari'nin başlamasını bekliyorkene fon müziği çalmaya başladı gözlüklerimizi taktık yolculuğa başladık. Aman ne başlayışşşşşş! Bunların safari anlayışı ne yavrum ? Ben çölde en fazla jeepimiz ters dönecek develer istila edecek bizi  ya da Amazon da Aslanlar çevremizi kuşatacak ceylan sürüleriyle kaçacağız sanarken, Buda heykelleri mi görmedim ağzından girip  leş kokann bağırsaklarından geçtikten sonra neresinden çıktım bilmiyorum.

İncecik raylarda deli gibi giderken sandım ki sırat köprüsünden geçiyorum hayal bile kurdum o_O Birde böyle rayın sonuna jet gibi gelip tosladıgımız kayalar yok mu harbii deliye döndümmm....6 dakika bitmek bilmedii.Yüzüne esen rüzgar, tepene püskürtülen su, bir de ekranda kanat çırpan kelebeklerin içinden geçerken bacaklarımda çırpınan şeylerin olması beni iyicee rahatsız etti:D Korkmak buymuş anladım, hobimden soğudum yahuu! 5D işi gerçekten güzel ama ben eeenn fazla  milliyet kardeş dergisinde verilen 3 boyutlu gözlükleri takıp dinazorların yanar dönerli sayfalarda üstüme gelmesinden korkup dergiyi yakmıstım bunun dozu bana fazla kaçtı!

Bida da safari yapmam !

6 Nisan 2010 Salı

HURMA DEDİĞİN TIRMALAR

Hani tezgahlarda , marketlerde üstleri cilalı, yağlı yağlı paketinden gözkırpan, ramazan sofralarınının baştacı , cennetin meyvesi, kutsal toprakların istilası halindeki glukagon dostu Hurmalar yiyince tırmalarmış ya şuan o haldeyim işte! Teşbihte hata olmazmış ama yine de benzetmem affola :)

Bünyeme savaş açtım!
İçime kaçan heyvanı durdurmak, aynalarla dost olmak en önemlisi de sağlığımı kaybetmemek için!

En zor yanı koşu bandı üzerinde ter atarken oluyor yoksa şuan için açlık krizleri, şeker nöbetlerim tutmuyor ^_^

Size burada en az 2 ay hamurişi türevleri göremeyeceğinizin teminatını veriyorum :>

Bu kez diyet yapmak çok eğlenceli ne derece makul bilemiyorum ama birkaç yerde okudum 15 günde bir vücudumu şaşırtmak için felekten bir öğün çalacagım kendime ultra herşey dahil !( Yanlışsa da biri uyarsın lütfen)

Bunun dısında her 15 günlük periyotlarla hediyelere boğulacağım By G. tarafından :)Sözleşme böyle napalım:P

Böylece keyif katıyorum diyetime sıkılmıyorum henüz başlarda olsam da o__O

Almanın vermekten daha zor olduğu görüşündeyim ben. Belki telkin niteliğinde kendimi inandırıyorum ama diyetli günler hayalsiz geçer mi hiç :)


Hadi bakalım Polyanna spor yapmaya gider.

Light günler dilerim herkese ^_^